-
kalemtıraş : isim Kurşun kalemlerin ucunu açmak için kullanılan türlü biçimlerdeki keski, kalem açacağı
-
tıraş sabunu : isim Tıraşı kolaylaştırmak, sert kılları yumuşatmak için kullanılan sabun
-
tıraş makinesi : isim Tıraş etmeye yarayan araç veya aygıt
-
tıraş bıçağı : isim Erkeklerin yüzlerindeki kılları kesmek için kullandıkları, çelikten yapılmış ince bıçak, jilet, ustura"Duvar diplerindeki işportalarda kiraz, tıraş bıçağı satar gibi kitap satıyorlar." - N. Hikmet
-
heykeltıraş : isim Heykelci"Körpe ruhlar üzerinde heykeltıraş gibi çalışmayı severim." - N. F. Kısakürek
-
tıraş fırçası : isim Sakal tıraşı olurken yüze sabun sürmeye yarayan fırça
-
tıraş köpüğü : isim Tıraş olmayı kolaylaştıran özel hazırlanmış köpük
-
tıraş kremi : isim Tıraştan sonra deriyi yumuşak tutmak için sürülen krem
-
tıraş losyonu : isim Tıraştan sonra deriyi canlandırıcı, özel kokulu kolonya
-
tıraş tası : isim Tıraş suyunun konulduğu, içinde tıraş bıçağının, fırçanın çalkalandığı metal veya plastik tas
-
dikine tıraş : isim Karşısındakini sinirlendirecek biçimde söylenilen yalan, aşırı palavra
-
tıraş etmek : tıraş işini yapmak"Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu." - M. Ş. Esendal
-
tıraş olmak : erkek saçını, sakalını kesmek veya berberde kestirmek"Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu." - M. Ş. Esendal
-
tıraşa tutmak : birini bıkkınlık verici uzun konuşmalarla oyalamak"Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu." - M. Ş. Esendal
-
tıraşı gelmek (veya uzamak) : saçı, sakalı tıraş edilecek duruma gelmek"Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu." - M. Ş. Esendal