-
arka sokak : isim Ana yola açılan ikinci derecedeki sokak
-
sokak çocuğu : isim Vaktini genellikle sokaklarda geçirip eğitimden yoksun kalmış çocuk"Sokak çocuklarını bir muzırlık yapmasınlar diye mektep çocukları gibi ikişer ikişer tabura sokarak bahçeden geçirdi." - R. N. Güntekin
-
sokak kadını : isim Kötü yola düşmüş kadın veya kız, sokak kızı
-
sokak kapısı : isim Evin sokağa açılan kapısı"Sokak kapısının usulcacık açıldığını duydum." - R. H. Karay
-
sokak kızı : isim Sokak kadını
-
sokaktaki adam : isim Genellikle kamuoyunun görüşünü dile getirdiğine inanılan herhangi bir kişi
-
ara sokak : isim Ana yola açılan ikinci derecedeki yol
-
çıkmaz sokak : isim Girişi ve çıkışı aynı olan sokak"Biraz ötemizdeki çıkmaz sokaktan başka her yere çıkmak bana yasak edilmişti." - Halikarnas Balıkçısı
-
sokağa atmak : birini düşkün, yoksul kalacak biçimde evden, iş yerinden uzaklaştırmak veya kovmak"Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." - Ö. Seyfettin
-
sokağa çıkmak : gezmek veya bir iş görmek için evden çıkmak"Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." - Ö. Seyfettin
-
sokağa (veya sokaklara) dökülmek : herhangi bir sebeple dışarı çıkmak"Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." - Ö. Seyfettin
-
sokağa (veya sokaklara) düşmek : kadın kötü yola saparak orta malı olmak"Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." - Ö. Seyfettin
-
sokakta kalmak : sığınacak yeri olmamak, bakacak kimsesi bulunmamak"Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." - Ö. Seyfettin