-
sofrası açık : sıfat Konuklarını yemeğe alıkoymayı seven, sofrasında konuk eksik olmayan (kimse)
-
sofra tahtası : isim Yerde yemek yeneceği zaman üzerine sofra takımı konan alçak masa"Sofra tahtası, çardağın köşesinde kalan zeytinin gölgesinde kurulmuştu." - N. Cumalı
-
yer sofrası : isim Yerde kurulan sofra"Yemeği yer sofrasında yiyorlar." - A. İlhan
-
içki sofrası : isim İçki içilen sofra, içki masası
-
sofra tuzu : isim İyot bakımından zenginleştirilmiş, ince toz hâline getirilmiş tuz
-
sofra takımı : isim Yemek yerken kullanılan çatal, bıçak, tabak, örtü, peçete vb. şeylerin tümü
-
sofra başı : isim Sofranın etrafı, yemek yeme yeri
-
sofra bezi : isim Sofranın altına serilen yaygı
-
sofra duası : isim Yemek sonunda yapılan dua
-
sofra örtüsü : isim Sofra kurulurken masanın üzerine serilen örtü
-
çilingir sofrası : isim Üzerine meze ve içki konmuş tepsi, küçük içki sofrası"Haydi Abbas vakit tamam / Akşam diyordun, işte oldu akşam / Kur bakalım çilingir soframızı / Dinsin artık bu kalp ağrısı" - C. S. Tarancı
-
iftar sofrası : isim Ramazanda oruç açmak için hazırlanmış sofra"Kusursuz bir düzenle kurulmuş geleneksel iftar sofrası, yabancı konukları karşılamaya ve ağırlamaya hazırdı." - A. İlhan
-
Zekeriya sofrası : isim Bir dileğin gerçekleşmesi için kırk çeşit yiyecekle hazırlanan sofra"Prensesin bu memlekete getirip yaydığı Zekeriya sofrasının anayasası budur." - A. Gündüz
-
sofra donatmak : sofraya bol ve türlü yiyecekler koymak"Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı." - R. N. Güntekin
-
sofra (veya sofrayı) kurmak : yemek yemek için sofra takımını dizmek ve yiyecekleri hazırlamak"Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı." - R. N. Güntekin
-
sofrayı kaldırmak (veya toplamak) : yemek yendikten sonra masa, sini vb.ni temizlemek"Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı." - R. N. Güntekin