-
laf açmak : söz açmak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf altında kalmamak : söz altında kalmamak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf anlamaz : söz dinlemeyip kendi bildiğinde inat eden"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf anlatmak : sözünü dinletmek, karşıdakini ikna edinceye kadar konuşmak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf aramızda : "başkaları bilmesin, duymasın" anlamında kullanılan bir söz"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf atmak : söyleşmek, konuşmak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf çakmak (veya çarptırmak veya dokundurmak) : üstü kapalı bir biçimde karşısındakine bir şeyler ima etmek"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf çıkarmak : yeni bir şey söylemek, ortaya atmak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf çıkmak : dedikodu başlamak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf dinlemek : söz dinlemek"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf düşmemek : söz düşmemek"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
-
laf etmek : söz etmek"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice