-
karnıkara : isim Börülce
-
karnı kara : sıfat Kötü yürekli (kimse)
-
yumuşak karın : isim Kişilerin, kurumların, ülkelerin konuşulmasından, gündeme getirilmesinden rahatsız olduğu durumlar, konular
-
karıntası : isim Pastırmada kullanılan hayvanın göbek etleri
-
karnıyarık : isim Uzunlamasına yarılan kızarmış patlıcanların ortasına kıymalı iç konularak hazırlanmış yemek
-
karın ağrısı : isim Karında duyulan ağrı
-
karın boşluğu : isim, anatomi Kaburga kemikleriyle kalça kemiklerinin arasında vücudun her iki yanında bulunan bölge
-
karın tokluğuna : zarf Yapılan iş karşılığında yalnızca yiyip içme sağlamak üzere, boğaz tokluğuna"Sen patrona karın tokluğuna kayıkta miçoluk etmek üzere gelip uyuyakaldığını söyle." - Halikarnas Balıkçısı
-
karın zarı : isim, anatomi Karın boşluğunun içini, bu boşluğun içinde bulunan bağırsakları, öbür organları kaplayan ve tutan zar, periton
-
karından ayaklılar : isim Karından bacaklılar
-
karından bacaklılar : isim, hayvan bilimi Yumuşakçalardan, karınlarındaki etli, yassı pul biçimindeki uzantıları bacak gibi kullanarak ve sürünerek yürüyen salyangoz, sümüklü böcek vb.ni içine alan kabuklu hayvanlar sınıfı
-
karnı burnunda : sıfat Gebeliği çok ilerlemiş, doğumu yakın
-
karnı geniş : sıfat Çok yemek yiyen, obur (kimse)
-
karnından konuşan : sıfat Başkası söylüyormuş gibi konuşma becerisi olan (kimse), vantrilok
-
orta karın : isim Göbeğin üstünde kalan karın bölgesi
-
karın doyurmak : geçinmek"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin
-
karnı büyümek : hamileliği belirgin durumu gelmek"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin
-
karnı tok it gölgede yatar : "akılsız kişi bugün karnını doyurunca yarını düşünmez, yan gelir yatar, keyfine bakar" anlamında kullanılan bir söz"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin
-
karnı tok, sırtı pek : geçim sıkıntısı olmayan insanlar için kullanılan bir söz"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin
-
karnı zil çalmak : çok acıkmış olmak"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin
-
karnından konuşmak (veya söylemek) : işitilemeyecek kadar alçak sesle söylemek"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin
-
karnını doldurmak : çok yemek yemek"Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." - Ö. Seyfettin