-
hayatağacı : isim Soyağacı
-
yazı hayatı : isim Yazarlık süresi veya günleri
-
hayat dersi : isim İbret veya örnek alınacak gerçek olay"Konuşmalarında, sonunda mutlaka çeşitli hayat dersleri çıkartılan meselelere yer verirdi." - M. Mungan
-
kaydıhayat : isim Yaşıyor olma durumu
-
çalışma hayatı : isim Düşünsel veya bedensel gücün emekçi tarafından bir mal veya hizmet üretmek için kullanıldığı süreç
-
hayat şartları : isim Hayat boyunca karşılaşılabilecek her türlü sosyal ve ekonomik durum, yaşam koşulları
-
hayat boyu : zarf Ömür boyu"Hayat boyu ek göstergelerini, katsayılarını hesapladı durdu." - Ü. Dökmen
-
hayat dolu : sıfat Yaşama isteği çok olan, neşeli, canlı, yaşam dolu
-
aile hayatı : isim Aile düzeni içerisinde sürdürülen hayat, aile olarak yaşama"Bütün mahalle halkı aile hayatını kontrol ederdi." - F. R. Atay
-
iş hayatı : isim Belli bir iş veya mesleği yürüten kimselerin uğraşmakta oldukları alan
-
cehennem hayatı : isim Büyük sıkıntı ve üzüntülerle dolu yaşayış"Bu ikisinin arasında senelerce süren bir cehennem hayatı oldu." - H. Z. Uşaklıgil
-
hayat adamı : isim Zamana kolayca uyan, her türlü güçlüğü yenmesini bilen kimse
-
hayat kadını : isim Para karşılığında erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden ve bu işi meslek edinen kadın, fahişe, orospu, orta malı, kaldırım çiçeği, kaldırım süpürgesi, kaldırım yosması, sürtük
-
lüks hayat : isim Fazla masraf gerektiren tantanalı, gösterişli ve göz kamaştırıcı yaşama biçimi
-
gece hayatı : isim Gece eğlenceleri
-
sosyal hayat : isim İnsanın toplum içindeki yaşama biçimi, sosyal yaşam
-
özel hayat : isim Kişinin kendine özgü yaşayışı, yaşama tarzı, kendisini ilgilendiren tutum ve davranışı, özel yaşam"Onun özel hayatı beni ilgilendirmez."
-
hayat arkadaşı : isim Eş"Ama evlenince eşi bulunmaz bir hayat arkadaşı olacaktır." - H. Taner
-
abıhayat : isim Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, bengi su, dirim suyu
-
ömrühayat : isim Geçirilen, yaşanılan bütün süre"Ben ömrühayatımda bir gün bile şekvacı olmadım." - A. İlhan
-
hayat düzeyi : isim Yaşam düzeyi
-
hayat felsefesi : isim Hayatı anlama ve algılama biçimi, yaşam felsefesi
-
hayat hikâyesi : isim Bir kişinin hayatı boyunca geçirdiği önemli olaylar ve evrelerin bütünü"Acıklı hayat hikâyesini kendi ağzından dinleyenler gözyaşlarına boğuldu." - L. Tekin
-
hayat kavgası : isim Hayat mücadelesi"Öğrencilikti, bir yandan çalışmaktı, evlenip çoluk çocuğa karışmaktı derken bir de baktım ki hayat kavgasında boğulmuşum." - S. Dölek
-
hayat mücadelesi : isim Yaşamak ve geçinmek için harcanan emeklerin bütünü, hayat kavgası, yaşam kavgası
-
hayat okulu : isim Yaşanılan çevre ve zamanda karşılaşılan olayların tümü"Mehmet okuma yazma bilmiyordu ama hayat okulu ona birçok şeyler öğretmişti." - B. R. Eyuboğlu
-
hayat öpücüğü : isim Yapay solunum
-
hayat öyküsü : isim Öz geçmiş
-
hayat pahalılığı : isim Yiyecek, içecek, giyecek vb. geçim maddelerinin pahalı olması"Aslında bu hayat pahalılığında, ona hak ettiği parayı veremediğimizi biliyoruz." - E. Bener
-
hayat seviyesi : isim Yaşam düzeyi
-
hayat sigortası : isim Bir kimsenin, yaşlılık çağında kendisine veya mirasçılarına para ödenmesi şartıyla yaptığı sigorta anlaşması, yaşam güvencesi
-
hayat standardı : isim Bir toplumda bireylerin mal ve hizmetlerden yararlanabilme, gereksinimlerini karşılayabilme düzeyi, yaşam standardı"Ortalama hayat standardı denen bir yaşama ölçüsü var." - F. R. Atay
-
hayat tarzı : isim Yaşayış biçimi
-
bitkisel hayat : isim, tıp (***) Hastalık veya kaza sebebiyle bilinçsiz ve hareketsiz duruma gelme
-
bohem hayatı : isim Başıboş yaşayış
-
komün hayatı : isim Harcamalar için gelirleri birleştirerek yaşanılan ortak hayat