-
harman yeri : isim Üzerinde harman dövülen, sıkıştırılmış sert toprak alan"Köyün harman yerinde anlatımı kaleme gelmez bir çalışma var." - F. Otyam
-
harmandalı : isim, müzik Ege bölgesinde oynanan bir tür zeybek oyunu
-
harman sonu : isim Harmandan sonra kalan, toprakla karışmış tahıl
-
tuğla harmanı : isim Tuğla yapılan yer"Kâğıthane yolundaki tuğla harmanlarından gelen dumanlar ... biraz günlük, biraz öd ağacı ve biraz da ölüm kokardı." - A. Ş. Hisar
-
harman çevirmek : harmanlamak
-
harman döven öküzün ağzı bağlanmaz : "çalışanın emeğinin karşılığı verilmelidir" anlamında kullanılan bir söz
-
harman dövmek : ekin tanelerini saptan ayırma işini yapmak
-
harman dövmek keçinin işi değil : "önemli işler herkese yaptırılmaz" anlamında kullanılan bir söz
-
harman etmek (veya yapmak) : birçok çeşitten birer parça alıp yeni bir birleşim oluşturmak
-
harman savurmak : tahılı samandan ayırmak için dövülmüşünü rüzgâra karşı savurmak
-
harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz : "uygunsuz davranışlarından dolayı cezalandırılanlar uzun süre aynı davranışı göstermezler" anlamında kullanılan bir söz
-
harmanı kaldırmak : harman işini bitirmek
-
harman sonu dervişlerindir : "herkesin bol bol yararlandığı şeylerin artakalanından alçak gönüllüler yararlanır" anlamında kullanılan bir söz
-
harman yakarım diyen orağa yetişmemiş : "başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür" anlamında kullanılan bir söz
-
harman yel ile, düğün el ile : "her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır" anlamında kullanılan bir söz