-
fırsat eşitliği : isim Sunulan olanaklardan herkesin ayrım yapılmaksızın eşit biçimde yararlanması
-
fırsat düşkünü : sıfat Kötülük yapmak için fırsat kollayan (kimse)
-
fırsat yoksulu : sıfat Eline fırsat geçmeyen (kimse)
-
fırsat beklemek (veya aramak) : en uygun şartı, durumu veya zamanı kollamak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat bilmek : bir şeyden belli bir amaçla hemen yararlanmak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat bu fırsat : "yararlanılacak en uygun zaman" anlamında kullanılan bir söz"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat bulmak : uygun, elverişli zaman bulmak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat düşmek (veya çıkmak) : bir imkâna kavuşmak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat kollamak (veya gözlemek) : yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat sakal altından geçer : "fırsatı yakalayabilmek için uygun zamanı kollamak gerekir" anlamında kullanılan bir söz"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat her vakit ele geçmez : "fırsat insanın eline çok seyrek geçtiği için çıkan fırsat iyi değerlendirilmelidir" anlamında kullanılan bir söz"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsat vermek : bir işi yapmak için uygun, elverişli şartı sağlamak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsatı ganimet bilmek : çıkan fırsattan en iyi biçimde yararlanmak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsatı kaçırmak : elverişli durumdan yararlanamamak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsatını düşürmek : kolayını bulmak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit
-
fırsattan istifade etmek : ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak"Önce istemedim, sonra düşününce bunun evden kurtulmam için bir fırsat olduğunu anladım." - A. Ümit