- kötü
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- üzgün
sıfat Üzülmüş, üzüntü duymuş, mahzun, melul, mükedder"O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi." - T. Buğra
- berbat
sıfat Kötü"Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." - M. A. Ersoy
- bitkin
sıfat Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın, dermansız"Bitkin ve tükenik hâliyle cevaplar veriyordu." - G. Sazak
- rezil
sıfat Alçak, aşağılık"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!" - N. Hikmet
- sefil
sıfat Sefalet çeken, yoksul"Bu, korkunç bir çocukluğun, sefil, bahtsız bir çocukluğun devamıdır." - S. F. Abasıyanık
- menfur
sıfat Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici"Akşamları taraçada toplanan ev halkını gizli gizli tetkik ederken dedikoducu kadınları büsbütün menfur buluyordum." - K. Bilbaşar
- bezgin
sıfat Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş"Bir ara bezgin bakışlarımla karşılaşan Şeref, toparlanmak gereği duyuyor." - A. Ümit
- perişan
sıfat Dağınık, düzensiz, karmakarışık"Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için" - C. Şehabettin
- zavallı
sıfat Acınacak kadar kötü durumda bulunan"Zavallı hekim kendisine zorla yutturulan afyonların tesiriyle yığıldığı yerden bir daha kalkamadı." - N. F. Kısakürek
- gariban
sıfat Kimsesiz, zavallı, garip
- sefalet
isim Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı"İnsan onu bir gördü mü evlerin, sokakların sefaletini unutur giderdi." - T. Buğra
- alçakça
sıfat Oldukça alçak
- bezginlik
isim Bezgin olma durumu, usanç, yorgunluk"Gider gitmez de teselli kabul etmez bir bezginliğe, üzüntüye düşmüştüm." - R. H. Karay
- kalitesiz
sıfat Niteliksiz"Ne kadar orta malı, kalitesiz tartışmalar yaptığınızın farkında mısınız?" - H. Taner
- lanet
isim Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua"Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor." - Y. Z. Ortaç
- çok kötü
- kötü haldeki
- kötülük getiren
- perişan, zavallı, berbat, rezil, kötü