- açı
isim, matematik Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
- dert
isim Üzüntü"Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden" - Halk türküsü
- canını sıkmak
sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak
- taciz etmek
sıkıntı vermek, rahatsız etmek
- gam
isim Tasa, kaygı, üzüntü"Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var?" - Karacaoğlan
- gam
isim, müzik Sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmış dizisi"Sonra, titrek titrek, ilk gamlarını sıraladığı piyanoyu hatırlıyor, do, re, mi, fa, sol..." - A. İlhan
- endişe etmek
tasalanmak, kaygılanmak"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar
- sorun
isim Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem"Türkiye'ye gölge oyununun ne zaman ve nasıl girdiği sorunu üzerine çeşitli yorumlar bulunmaktadır." - M. And
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- korkutmak
-i Korkmasına yol açmak"Şimdi beni artık bu sessizlik korkutmakta." - A. Ağaoğlu
- üzülmek
nsz Üzme işine konu olmak"Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi." - R. N. Güntekin
- ısırmak
-i Dişleri arasına alıp sıkmak"Dolu bir kadeh içti ve meze yerine alt dudağını ısırdı." - A. Gündüz
- sıkılmak
nsz Sıkma işi yapılmak"Çamaşırlar sıkıldı."
- merak
isim Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek
- endişe
isim Tasa, kaygı"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar
- kaygı
isim Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa"Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket" - O. V. Kanık
- üzüntü
isim Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür"Beni sevmiyor, yeniden zihnimi kurcalamak, sinirlerimi üzüntü içinde bırakmak istiyor." - E. İ. Benice
- eziyet etmek
zahmet ve sıkıntı vermek, canını yakmak
- ıstırap
bakınız ızdırap
- üzmek
-i Üzüntü vermek"Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." - S. F. Abasıyanık
- rahatsız etmek
rahatını bozmak, rahatını, keyfini kaçırmak"Ömer Ağa rahatsız bir gülümseme ile yüzünü biraz daha buruşturdu." - H. S. Tanrıöver
- kaygılanmak
nsz Kaygı duymak, üzülmek"Psikolojik sorunlar çıkacak diye kaygılanıyorum." - A. Ümit
- telâş
Trafik ve İlk Yardım, Herhangi bir nedenle acelecilik, kaygı, tasa, endişe, şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa.
- tasa
isim Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam"Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar." - F. R. Atay
- gaile
isim Sıkıntı, dert, keder, üzüntü"Küçücük yaşta, büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür." - A. Midhat
- merak etmek
anlamak veya öğrenmek istemek"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek
- endişelendirmek
-i Endişelenme işini yaptırmak
- kaygılandırmak
-i Kaygılanmasına sebep olmak
- tasalanmak
nsz Bir şeyi kendine tasa etmek, üzülmek, kaygılanmak, endişelenmek"Seni denize düştü sandı da tasalandı." - B. Felek
- can sıkıcı
- tasalandırmak
- endişelendirici
- kaygı, üzüntü, sıkıntı, narahatlık, sıkıntı kaynağı, üzülmek, kaygılanmak, merak etmek, üzmek, kaygılandırmak, rahatsız etmek, musallat olmak
- zihninde kurmak
- ısırıp sarsmak