- gözü pek
sıfat Korkusuz"O kadar kararlı, o kadar gözü pekti ki civar mahalleden gelen çocuklar bile onun ordusuna yazılmaya başladılar." - İ. O. Anar
- deli
sıfat Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun"Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz" - Anonim şiir
- dağ
isim Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümü
- dağ
isim Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
- kır
isim Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk"Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü." - F. R. Atay
- kır
isim Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır"Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu." - Ö. Seyfettin
- yabani
sıfat Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı
- sert
sıfat Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı"Sert tahta."
- Delice
sıfat Davranışları aşırı, deli gibi olan"Bu defterin içine ne delice saadetler yazmıştı." - Ö. Seyfettin
- deli gibi
deliye yaraşır davranışta, delicesine"Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz" - Anonim şiir
- vahşi
sıfat Yabani"Adada vahşi bir kabile varmış, dikkatli davranalım." - S. F. Abasıyanık
- çöl
isim Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye"Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık." - F. R. Atay
- serseri
sıfat Belli bir işi ve yeri olmayan, başıboş (kimse), hayta"Hayran Baba'yı bir serseriyle birlikte demirlemişlerdi." - F. R. Atay
- budala
sıfat Zekâca geri olan (kimse), alık"Biz ondan yaşlı üç akıllı bu budalaya inandık." - H. R. Gürpınar
- anormal
sıfat Genel olana, alışılmışa ve kurala aykırı olan, normal olmayan, düzgüsüz"Kadını âdeta şehvetli ve anormal bir zevkle, değil erkek hatta kızlar bile seyrediyordu." - H. E. Adıvar
- kızgın
sıfat Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış"Kızgın bir demire dökülen damla iz bırakmaz, buhar olur." - C. Meriç
- terbiyesiz
sıfat Terbiyesi olmayan
- bayılmak
nsz Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek"Anasının bayıldığını gören çocuk avaz avaz ağlamaya başlamıştı." - A. Kulin
- hiddetli
sıfat Kızgın, öfkeli, pürhiddet"Mağrur, bazen zalim olacak kadar hiddetli, bazen çok müşfik ve hassas bir tabiattadır." - A. H. Çelebi
- ıssız
sıfat Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban"Köşkün bütün odaları ıssız." - P. Safa
- fırtınalı
sıfat Çok rüzgârlı"Karlı, fırtınalı gecelerde bu serviler inilder, haykırır." - M. Ş. Esendal
- hoyrat
sıfat Kaba, kırıcı ve hırpalayıcı
- azgın
sıfat Azmış olan, azılı"Bakışları insanlıktan çıkmış, sanki karşımda ürkmüş, azgın bir hayvan var." - A. Ümit
- meraklı
sıfat Her şeyi anlamak ve bilmek isteyen, araştırıcı, mütecessis"Başımı kaldırınca Mustafa'nın meraklı gözleriyle karşılaşıyorum." - A. Ümit
- azılı
sıfat Gözü bir şeyden yılmayan, azgın"Kahveci hem kulampara hem de azılı bir katil olarak şöhretli biri olduğundan bu mekâna ayak basan pek olmuyordu." - Y. Atılgan
- çılgınca
zarf Deli gibi, delicesine, çılgıncasına"Mademki Salvotore'yi o derece kıskandım, demek ki kendisine çılgınca âşıktım." - R. H. Karay
- barbar
sıfat Uygarlaşmamış (kavim, topluluk)"Barbar akınlarından beri bu yollarda gördüğüm en asil atlısın." - Y. K. Beyatlı
- dönek
sıfat İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak (kimse), kahpe"Esasen bende kabahat ki sizin gibi dönek insanlarla yola çıkmışım." - O. C. Kaygılı
- savruk
sıfat Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- yabanilik
isim Yabani olma durumu, yabanıllık
- yabanıl
sıfat İlkel yaşayan (kimse), yabani, vahşi
- çılgın
sıfat Aşırı davranışlarda bulunan, deli, mecnun"Bazı anneler, çocukları olduğunda bir çılgın gibi davranırlar." - A. Kutlu
- arsiz
- güvenilmez
- hükmedilmemiş
- medenileşmemiş
- vahşi, yabani, hiddetli, kızgın
- yabani pirinç
- zırzop
- çok hevesli