- şu
sıfat Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı niteleyen söz"Bu parayı da şu adrese gönderiver." - A. Kutlu
- yas
isim Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem"En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez" - F. N. Çamlıbel
- içki
isim İçinde alkol bulunan içecek"Masamızda ne içki ne yemiş ne meze eksildi." - B. Felek
- yağmur
isim Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet"Kaşlarından süzülen yağmur damlalarını eliyle sıvazlayarak onlara baktı." - O. Hançerlioğlu
- ıslak
sıfat Suya batırılmış, üzerine su dökülmüş veya yağmurdan ıslanmış olan"Baş başa uzandık seninle ıslak / Çimenlerine yaz bahçelerinin" - A. H. Tanpınar
- nem
isim Havada bulunan su buharı
- yağmurlu
sıfat Yağmuru olan, yağmur yağan"Dün akşam o yağmurlu, rüzgârlı ve soğuk havada bana geldi." - O. C. Kaygılı
- nemli
sıfat Nemi olan, az ıslak, rutubetli, kuru karşıtı"Hafif bir rüzgâr dalgası nemli saçlarının arasından geçti." - P. Safa
- ıslatmak
-i Islak duruma getirmek
- rutubetli
sıfat Rutubeti olan, nemli"Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." - P. Safa
- yağışlı
sıfat Yağışı olan"Yağışlı havalarda boydan boya gerili iki kalın ipe serer çarşafları, çamaşırları." - Y. Atılgan
- rutubet
isim Nem"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
- işemek
nsz İdrar torbasında biriken sidiği dışarı atmak, çiş yapmak
- yaşlık
isim Yaş olma durumu, ıslaklık"Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor." - R. H. Karay
- ıslaklık
isim Islak olma durumu"Islaklık iliklerimize işler." - R. H. Karay
- ıslanmak
nsz Islak duruma gelmek"Sayfalar ıslanmış, mürekkebi dağılmış." - A. Ağaoğlu
- suya bastırmak
- suda bırakmak
- içki yasağı olmayan
- kurumamış
- yağmurlu hava
- ıslak, yaş, kurumamış boya, yağmur, yağmurlu, yağmurlu hava, ıslaklık, işemek, ıslatmak
- ıslakça