- yorgunluk
isim Çalışma vb. sebeplerle bireyin ruh ve beden etkinlikleri açısından verimlilik düzeyinin azalması, bitaplık"Yorgunluktan ikimiz de pelteye döndük." - S. M. Alus
- yorgun
sıfat Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan, bitap"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan
- bıkkın
sıfat Çok bıkmış, usanmış, bezmiş"Sevim ablanın yüzüne bıkkın bir ifade geldi, alnı kırıştı, omuzlarını silkti." - E. Işınsu
- sıkıcı
sıfat İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden"Etrafında her şey ona sıkıcı ve manasız geliyor." - H. Taner
- bitkin
sıfat Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın, dermansız"Bitkin ve tükenik hâliyle cevaplar veriyordu." - G. Sazak
- bezgin
sıfat Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş"Bir ara bezgin bakışlarımla karşılaşan Şeref, toparlanmak gereği duyuyor." - A. Ümit
- yormak
-i Yorgun duruma getirmek"Teknik teferruatla okurlarımı yormak istemiyorum." - F. R. Atay
- usandırmak
-i Usanmasına yol açmak"Her gün birbirine benzeyen ölçülü, kavgasız yaşayış, bilmeyerek ikisini de usandırdı." - M. Ş. Esendal
- yorulmak
nsz Yorgun duruma gelmek"El ele vererek dost olduk hemen / Yorulmaz dostuyla birlikte giden" - E. B. Koryürek
- usanmak
-den Tekrarlanması, uzun sürmesi dolayısıyla bir şeyden hoşlanmaz veya sıkılır duruma gelmek, bıkmak, bezmek"Bir iskele kuşu gibi bir aşağı bir yukarı dolaşmaktan da usandım." - E. E. Talu
- bezmek
-den Bezgin duruma gelmek, bezginlik getirmek, bıkıp usanmak"Kibrit kullanmaktan bezdiğimiz için bir eski çakmakla gazı yakmaktayız." - B. Felek
- usanç
isim Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal"Konakta da eskiye karşı bir bıkkınlık, bir usanç yok değildi." - S. Ayverdi
- yorucu
- usanmış
- usandırıcı
- yoran
- yorgunluk belirten
- bezdirmek. wearily canından bezmiş bir halde
- usanç.
- yorgun, bitkin, usanmış, bezmiş, yorucu, yorgunluk gösteren, bıkmak, yorulmak, usanmak
- yorgunlukla. weariness bezginlik