- giyim
isim Giyme işi
- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- yorgunluk
isim Çalışma vb. sebeplerle bireyin ruh ve beden etkinlikleri açısından verimlilik düzeyinin azalması, bitaplık"Yorgunluktan ikimiz de pelteye döndük." - S. M. Alus
- dayanma
isim Dayanmak işi"Böyle birçok ekoller vahilikleri, sahtelikleri, çürük esaslara dayanmaları dolayısıyla kıymetten düşmüşlerdir." - A. H. Çelebi
- elbise
isim Giysi"Üzerinde hafif elbiseler vardı, başı kavuksuzdu." - A. Kabaklı
- uygun gelmek
yakışmak, yaraşmak"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- nakletmek
-i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa
- kullanma
isim Kullanmak işi, istimal"Dördüncü günün sabahında, işçilerden hiçbiri buldozeri kullanmaya yanaşmıyordu artık." - E. Şafak
- giysi
isim Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba"Hanımlar tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar." - Ç. Altan
- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- göstermek
-i Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek"Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."
- kullanmak
-i Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak"Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" - H. C. Yalçın
- eskimek
nsz Eski duruma gelmek"Eskimiş boş çuvallar gibi sızıp kalırlardı bir köşede." - K. Korcan
- yormak
-i Yorgun duruma getirmek"Teknik teferruatla okurlarımı yormak istemiyorum." - F. R. Atay
- aşındırmak
-i Aşınmasına yol açmak
- taşımak
-i Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek"Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." - S. F. Abasıyanık
- takmak
-i Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek"Gözlüğünü takıp masaya eğildi." - R. H. Karay
- dayanıklılık
isim Dayanıklı olma durumu, dayanıklık, metanet
- devam
isim Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- aşınma
isim Aşınmak işi
- aşınmak
nsz Birbirine sürtünerek incelmek
- yıpranmak
nsz Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek"Gömleği ütülü ama yıpranmıştı." - Y. Z. Ortaç
- yıpratmak
-i Yıpranmış duruma getirmek, eskitmek
- giymek
nsz Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek"Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti." - O. V. Kanık
- eskime
isim Eskimek işi
- yıpranma
isim Yıpranmak işi
- eskitmek
-i Çok kullanarak eskimiş duruma getirmek, yıpratmak"Çocuk, pantolonunu eskitti."
- ayakta durmak
- biteviye geçmek
- giymek, takmak, takınmak, giyme, giyinme, kullanma, kullanılma, giyim eşyası, giyim, elbise, aşınma, yıpranma, eskime, dayanıklılık, dayanma
- iyi uymak