- yas tutmak
çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak"En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez" - F. N. Çamlıbel
- ağlama
isim Ağlamak işi"Çocuk haykırarak ağlamaya başlamıştı." - A. Kulin
- inlemek
nsz Acı, üzüntü belirten kesik sesler çıkarmak, inildemek"O, inledikçe benim de yüreğim sızlıyor, sıkıntıdan damarlarımı saran yağ eriyor." - E. İ. Benice
- yakınmak
nsz Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak"Kına yakınmak."
- ağlamak
nsz Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek"Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım" - O. V. Kanık
- figan etmek
bağırarak ağlamak, inlemek
- dövünmek
nsz Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek"Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu." - A. Gündüz
- feryat
isim Haykırış, çığlık"Bu, bir hayat kurtarma feryadıdır." - B. Felek
- figan
isim Bağırarak ağlama, inleme
- çığlık
isim Acı, ince ve keskin ses, feryat, figan"Martıların çığlıkları arasında ayıklanmış yığınların çevresinde yeni çöp tepecikleri oluştu." - L. Tekin
- feryat etmek
yüksek sesle haykırmak"Bu, bir hayat kurtarma feryadıdır." - B. Felek
- hayıflanmak
nsz Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek"Selanik'i Türk elinde görebilecek miyim? diye hayıflanıyordu." - F. R. Atay
- inilti
isim İnleme sırasında çıkan sesin adı"Yavaş yavaş kendine gelen anne, ızdıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu." - P. Safa
- ağlamak, feryat etmek, sızlanmak, yakınmak, dövünmek, yırtınmak,
- figan. Wailing Wall Kudüs'te ağlama duvarı.