- mizah
isim, edebiyat Gülmece"İnci gibi güzel bir yazısı ve mizaha da istidadı varmış." - Y. K. Beyatlı
- hareket etmek
yola gitmek, yola çıkmak
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- sallamak
-i Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek"Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." - H. E. Adıvar
- sallanmak
nsz Bağlı bulunduğu yerde gevşek duruma gelip yerinden oynamak, kımıldamak"Dişi sallanıyor."
- aşmak
-den Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek"İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz." - F. R. Atay
- çalkalamak
-i Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak"Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!" - A. İlhan
- şakacı
sıfat Şaka yapmasını seven, şakalaşmadan hoşlanan, latifeci"Gazi, teessürünü şakacı bir tonla örterek sözümü kesti." - Y. K. Karaosmanoğlu
- latife
isim Şaka
- hamla
isim, denizcilik Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması
- latifeci
sıfat Şakacı"Acaba küçük hanım, latifeci bir adam diye işittiği için benimle böyle, zarifane bir şaka mı ediyordu?" - R. H. Karay
- çenesi ötmek
- şakacı kimse
- latifeci kimse. waggery şaka
- mizah.
- okuldan kaçmak
- sallama, sallanış, şakacı kimse, gırgır kimse, sallamak, sallanmak
- sallama. set tongues wagging dile düşürmek. The tail wags the dog dünya tersine dönüyor. the world wags on and we wag with it. Dünya ile birlikte yuvarlanıp gidiyoruz.