- beyhude
sıfat Yararsız, anlamsız"Bu seferler, bu at koşturmalar beyhude değil." - A. Kabaklı
- nafile
sıfat Yararsız"Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün" - C. S. Tarancı
- beyhude yere
zarf Boşuna"Ormanları beyhude yere kesilmekten, tahripten kurtaracağım." - S. F. Abasıyanık
- abes
Gerçeğe, sağduyuya, akla aykırı.
- boş
sıfat İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı"Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." - A. Gündüz
- değersiz
sıfat Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz"Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" - N. Uygur
- ıssız
sıfat Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban"Köşkün bütün odaları ıssız." - P. Safa
- verimsiz
sıfat Verimi olmayan veya az olan, yetersiz"Çok verimsiz bir çalışma."
- gururlu
sıfat Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur"Hâlet Efendi akıllı, iktidarlı, cerbezeli, gururlu, insafsız, garazkâr bir adamdı." - A. Ş. Hisar
- kibirli
sıfat Kendini büyük gören, büyüklenen, gururlu"Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar." - K. Tahir
- mağrur
sıfat Kurumlu, gururlu, kibirli, kendini beğenmiş"Kedi sokaklarda sürünürken bile, eğer sizden korkmadıysa yine mağrur, kibirli ve rahatına düşkündür." - C. Külebi
- hükümsüz
sıfat Yürürlükten çıkarılmış, yürürlükten kaldırılmış, geçersiz, hükmü kalmamış"Bu yasa hükümsüzdür."
- yararsız
sıfat Yarar sağlamayan, yararı olmayan, işe yaramayan, yarayışsız, faydasız, nafile, avantajsız
- faydasız
sıfat Yararsız"Bir aralık evden savuşmak da aklına geldi ama faydasız buldu." - M. Ş. Esendal
- kıymetsiz
sıfat Değersiz
- gurur
isim Kendini beğenme, büyüklenme, benlik, kibir"Aynı gururu, aynı gülünç itimadı aşkta da gösterirler." - H. C. Yalçın
- sonuçsuz
sıfat Sonuca ulaşamayan, sonuç vermeyen, neticesiz
- gösterişçi
isim Gösteriş yapmasını seven, gösteriş amacı güden kimse
- kendini beğenmiş
- boş, yararsız, sonuçsuz, kibirli, özünü beğenmiş