- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- ikinci el
sıfat Kullanılmış (araç vb.), elden düşme
- kullanılmış
sıfat Az veya çok bir zaman için başkasının malı olmuş, yeni olmayan, müstamel"Kullanılmış saat."
- alışkın
sıfat Bir şeye veya bir şey yapmaya alışmış olan, alışkan, alışmış
- alışmak
-e Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek"Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım." - E. İ. Benice
- alışık
sıfat Herhangi bir duruma alışmış olan"Onun böyle durmasına alışık değilim." - A. Ağaoğlu
- tükenmek
nsz Bitmek, sona ermek, kalmamak"Vaktiyle yaşamış olan büyük musiki ustaları nesillerinin artık tükenmiş olduğu da söylenirdi." - A. Ş. Hisar
- kullanılmış, eski,
- bitkin hale gelmek