- ortaya çıkarmak
delilleriyle göstermek, ispat etmek"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- açmak
-i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- açığa vurmak
belli etmek, ortaya çıkarmak"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- göz önüne koymak
- peçesini açmak
- kendini meydana koymak
- kendini meydana koymak.
- örtüsünü açmak, ortaya çıkarmak