- gereksiz
sıfat Gereği olmayan, yararsız, lüzumsuz"Bizim aramızda, birbirimiz hakkında çok şey bilmek gereksiz olduğu gibi tehlikelidir de." - R. Mağden
- lüzumsuz
sıfat Gereksiz"Birtakım resmî sıfatlı insanlar onun vücudunu lüzumsuz ilan ettiler." - K. Korcan
- boş yere
zarf Boşuna"Hanım şairimiz kendini biraz boş yere üzüyordu." - R. E. Ünaydın
- abes
Gerçeğe, sağduyuya, akla aykırı.
- saçma
isim Saçmak işi
- anlamsız
sıfat Anlamı olmayan, önemli bir şey anlatmayan, manasız, beyhude, boş, içsiz, yersiz, gıcırı bükme, ipsiz sapsız"Üstelik o gece yorumsuz, anlamsız bir temsilde çok sıkılmıştım." - M. And
- faydasız
sıfat Yararsız"Bir aralık evden savuşmak da aklına geldi ama faydasız buldu." - M. Ş. Esendal
- gereğinden fazla
- gereksiz. unnecessarily gereksiz olarak.