- kötü
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- bedbaht
sıfat Mutsuz, bahtsız, talihsiz"Kocasının akşamcılığından manen ve maddeten bedbahttı." - Y. K. Beyatlı
- uygunsuz
sıfat Uymayan, yakışık almayan, yaraşmayan, münasebetsiz, namünasip"Onca yıl hapis yattık, uygunsuz, güdümsüz bir işini görmedim." - A. Ümit
- mutsuz
sıfat Mutlu olmayan, bedbaht, saadetsiz
- talihsiz
sıfat Talihi ters olan, talihi kötü olan, şanssız, bahtsız (kimse)"Alın yazısı bu masum ve talihsizi idama mahkûm etmişti." - H. R. Gürpınar
- kimsesiz
sıfat Annesi babası, yakını, koruyucusu olmayan (kimse), sahipsiz"Ocağın kimsesiz çocukları okuttuğunu da biliyordum." - F. R. Atay
- üzücü
sıfat Üzüntü veren, acıklı"Üzücü bir durum."
- şanssız
sıfat Şansı olmayan
- zavallı
sıfat Acınacak kadar kötü durumda bulunan"Zavallı hekim kendisine zorla yutturulan afyonların tesiriyle yığıldığı yerden bir daha kalkamadı." - N. F. Kısakürek
- biçare
sıfat Çaresiz"Biçare kadın iki gözü iki çeşme anlatmış bunları." - E. Şafak
- maalesef
zarf Üzülerek söylüyorum ki, ne yazık ki, maatteessüf"Hatta maalesef bu sevgide bir çocuk içliliği bile vardır." - N. Hikmet
- bahtsız
sıfat Bahtı kötü olan, mutsuz, talihsiz, kadersiz, kötü talihli, bibaht"Galiba bu, o bahtsız annenin en büyük kahrı oldu ve oğluna özlemini sayıklayarak öldü gitti." - A. Kutlu
- başarısız
sıfat Başarı göstermeyen, muvaffakiyetsiz"Başarısız bir öğrenci."
- maalesef .
- talihsiz, şanssız, bahtsız, yersiz, uygunsuz, şanssız, bahtsız kimse, kara bahtlı
- şanssız kimse. unfortunately yazık ki