- söz vermek
bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek
- başlamak
Görünmek"Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." - S. F. Abasıyanık
- üstlenmek
-i Üstüne almak, yüklenmek, deruhte etmek"Babam üzerinde durmamış, onun papara payını da üstlenen annem ise bunu bir mesele hâline getirip küplere binmişti resmen." - E. Şafak
- yüklenmek
-e Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak"Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş." - M. Ş. Esendal
- taahhüt etmek
üstlenmek"Taahhüt işini ortağıma havale ettim." - A. Gündüz
- garanti etmek
bir şeyle ilgili olarak güvence vermek"Hatice'nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu." - T. Buğra
- girişmek
-e Bir işi ele almak
- deruhde etmek
- üzerine almak, üstlenmek, sorumluluğunu almak,
- taahhüt etmek.