- ayağını kaydırmak
bir yolunu bulup birini işinden veya görevinden uzaklaştırmak
- sarsmak
-i Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek"Kalkın bakalım diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı." - Ç. Altan
- yıkmak
-i Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı." - M. Ş. Esendal
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- zayıflatmak
-i Zayıf olmasına yol açmak"Zayıflamaktan değil, onu zayıflatmaktan çekinmiyordum." - F. R. Atay
- baltalamak
-i Balta ile kesmek
- sabote etmek
-i baltalamak
- zayıflatmak.
- altını kazmak
- altına lâğım kazmak
- baltalamak, yıkmak, el altından çökertmeye çalışmak, temelini çürütmek
- el altından mahvına çalışmak