- yürüyüş
isim Yürüme işi"Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı." - F. F. Tülbentçi
- basmak
-e Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak"Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına." - C. Külebi
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- ezmek
-i Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek"Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." - E. B. Koryürek
- çiğnemek
-i Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek"Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor." - H. R. Gürpınar
- basamak
isim Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri"Koşarak basamaklara yürüdü, merdivenleri bir solukta çıktı." - P. Safa
- yürümek
nsz Adım atarak ilerlemek, gitmek"Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." - H. Taner
- çiftleşmek
nsz, -le Bir şey tekken bir tanesinin daha katılmasıyla iki olmak
- ayak sesi
- ayak altında çiğnemek
- ayak basışı
- ayakla ezmek
- dans figürü yapmak
- lastik tırtıl
- üzerinde yürümek, katetmek, basmak, çiğnemek, ezmek, ayak basışı/sesi, lastik tırtılı, merdiven basamağı