- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- yaşlanmak
nsz Yaşı ilerlemek, ihtiyarlamak"Allah'ın takdiri bilinmez ama ben seni hayli yaşlanmış görüyorum." - T. Buğra
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- eğmek
-i Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek"Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü." - Y. Z. Ortaç
- yaslamak
-i Bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak, dayamak