- lastik
isim Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç"Lastikleri ayağında, bastonu koluna asılı, erkenciydi yine." - N. Cumalı
- çember
isim, matematik Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri
- yorgunluk
isim Çalışma vb. sebeplerle bireyin ruh ve beden etkinlikleri açısından verimlilik düzeyinin azalması, bitaplık"Yorgunluktan ikimiz de pelteye döndük." - S. M. Alus
- tekerlek
isim Merkezde bulunan, bir eksenin çevresinde dönebilen çember, teker"Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdayan / Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor" - F. N. Çamlıbel
- süslemek
-i Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, bezemek, bezeklemek, donatmak, tezyin etmek"Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar." - S. F. Abasıyanık
- yormak
-i Yorgun duruma getirmek"Teknik teferruatla okurlarımı yormak istemiyorum." - F. R. Atay
- bıktırmak
-i Bıkmasına yol açmak, bıkkınlık vermek, usandırmak"Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı." - P. Safa
- usandırmak
-i Usanmasına yol açmak"Her gün birbirine benzeyen ölçülü, kavgasız yaşayış, bilmeyerek ikisini de usandırdı." - M. Ş. Esendal
- bıkmak
-den Tekrarlanması, sürüp gitmesi yüzünden bir şeyden doygunluk veya yorgunluk duyarak onu istemez duruma gelmek, usanmak
- yorulmak
nsz Yorgun duruma gelmek"El ele vererek dost olduk hemen / Yorulmaz dostuyla birlikte giden" - E. B. Koryürek
- usanmak
-den Tekrarlanması, uzun sürmesi dolayısıyla bir şeyden hoşlanmaz veya sıkılır duruma gelmek, bıkmak, bezmek"Bir iskele kuşu gibi bir aşağı bir yukarı dolaşmaktan da usandım." - E. E. Talu
- Fotoğrafçılık, Hiçbir yumuşak tonu olmayan ve yalnızca iki uç yoğunluğu bulunan fotoğraf.
- bitkin olmak
- otomobil lastikleri
- yormak, yorulmak, bkz.tyre