- önüne geçmek
yolunu kesmek"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- çapraz
sıfat Eğik olarak birbiriyle kesişen
- muhalefet etmek
karşı davranışta bulunmak, karşı çıkmak"Gizlice muhalefete kalktı mı dikkat etmeliyiz." - O. S. Orhon
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- karşı gelmek
başkaldırmak"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- önlemek
-i Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak"Bir yerden kokusu çıkarsa baban vasıtasıyla önlemek isteyecekler." - S. Ali
- boşa çıkarmak
olumlu bir sonuç alınmasını engellemek"Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." - A. Gündüz
- işini bozmak
- engellemek, önlemek, önüne geçmek, aykırı, çapraz, köndelen
- filika oturaklarından biri
- kürekçinin oturduğu tahta