- bununla beraber
zarf Bununla birlikte"Bununla beraber odama kimseye görünmeden girdiğime memnun oldum." - K. Bilbaşar
- bununla birlikte
zarf Buna ek olarak, bununla beraber, amma velakin
- ancak
zarf "Yalnızca" anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir"Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi." - O. C. Kaygılı
- rağmen
edat Karşın"Birdenbire nutku tutuldu ve bütün gayretlerine rağmen konuşamadı." - N. F. Kısakürek
- fakat
bağlaç Ancak, ama, lakin"El fenerim de çantanın üstündeymiş sözde fakat göremiyorum." - A. Ağaoğlu
- her ne kadar
zarf Başına getirildiği şartlı cümledeki yargının doğru veya doğal görüldüğünü fakat bunun yeterli olmadığını anlatan bir söz"Her ne kadar geniş ise de biraz alçak."
- güya
zarf Sözde, sanki"Onlara çaktırmadan güya konuştuklarımızı yazıyorum." - A. Gündüz
- âmâ
sıfat Görme engelli
- karşın
edat Bir şeyin gerekenin veya mantığın tersine olarak yapıldığını anlatan bir söz, rağmen"Sabah olunca, bütün gece uyumamasına karşın kendini dinç hissediyordu." - İ. O. Anar
- gerçi
zarf Her ne kadar ... ise de, vakıa"Biz gerçi tahminler yürüttük velakin doğrusunu Allah bilir." - A. Kabaklı
- mamafih
zarf Bununla birlikte"Mamafih arada bir ufak tefek işleri de kendi hesabıma alabiliyorum." - N. Hikmet
- velev
Hukuk, olsa bile; hatta; ister; isterse
- despite
- buna rağmen
- yine de
- hâl böyleyken
- -se bile, -e rağmen, karamazdan, yine de, herşeye rağmen
- ise de
- yine olsa da