- içinden geçirmek
bir şeyi yapmayı düşünmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
- içinden geçmek
düşünmek, aklından geçmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- düşünme
isim Düşünmek işi, tefekkür"Yedi yıl önceki o ayları düşünmeme zaman kalmıyor." - A. Ağaoğlu
- addetmek
-i Saymak"Üftade artık meseleyi kapanmış addediyor." - A. İlhan
- hayal etmek
bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmak, hayallemek"Mustafa Kemal hayallerin değil hakikatlerin adamı idi." - F. R. Atay
- niyet etmek
bir şeyi yapmayı zihinde tasarlamak, düşünmek, niyetlenmek"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." - A. Ümit
- düşünmek
-i Aklından geçirmek, göz önüne getirmek"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- hesaplamak
-i Hesap işlemini yapmak, hesap etmek
- sanmak
nsz Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." - A. Ağaoğlu
- inanmak
-e Bir şeyi doğru olarak benimsemek"Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." - N. Ataç
- saymak
-i Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak"Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş." - B. R. Eyuboğlu
- mütalaa etmek
okumak"Mütalaada önüne biyoloji kitabını açmış, iki satır okuyor, beş satır dalga geçiyordu." - Ç. Altan
- kurmak
-i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay
- tasarlamak
-i Bir şeyin nasıl gerçekleşebileceğini düşünmek, zihinde hazırlamak"Nasıl bir iş edinmeyi tasarladığını anlıyorum şimdi." - N. Hikmet
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- amaçlamak
-i Bir amaca ulaşmayı istemek, istihdaf etmek"Yüzlerce ilaç, onlarca yöntem hep bunu amaçlamıştı." - E. Şafak
- tasavvur etmek
zihinde canlandırmak, göz önüne getirmek
- beklemek
nsz Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak"Ben de seni bekliyordum zaten." - A. Ümit
- zannetmek
nsz Sanmak"Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz" - A. N. Asya
- tahmin etmek
yaklaşık olarak değerlendirmek, oranlamak
- aklından geçirmek
bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlamak
- aklından geçmek
düşünmek
- anmak
-i Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak"Onun bu fedakârlığını her yerde, her zaman minnetle anacağım." - P. Safa
- aksetmek
-den Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek"Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi" - Y. K. Beyatlı
- ölçünmek
-i Bir şeyi uzun uzun düşünüp hesaplamak, teemmül etmek
- farz etmek
varsaymak
- anımsamak
-i Bilinip unutulan bir şeyi akla getirmek, hatırlamak"Düşünüyorum da gizemli bir korkudan başka pek bir şey anımsamıyorum." - N. Meriç
- hatırlamak
-i Anımsamak"O zaman annemin ölmüş olduğunu hatırlıyorum." - A. Ağaoğlu
- tefekkür etmek
düşünmek"Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu." - A. H. Çelebi
- vaz geçmek
- farzetmek
- düşünüp taşınmak
- daha iyi saymak
- düşünmek, fikirleşmek, sanmak, hatırlamak, anımsamak, beklemek, ummak, tahmin etmek
- hatıra getirmek
- teemmül etmek