- baştan çıkarmak
kötü yola sürüklemek, doğru yoldan saptırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- teşvik etmek
isteklendirmek, özendirmek"O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik, bizi heyecanlandırmaya yeterdi." - F. R. Atay
- aldatmak
-i Beklenmedik bir davranışla yanıltmak"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- ayartmak
-i Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak"Allah'ı ileri sürerek kadınları ayartacak aklınca." - R. H. Karay
- kışkırtmak
-i Kümes hayvanlarını ürkütüp kaçırmak
- kızdırmak
-i Kızmasına neden olmak, kızmasını sağlamak
- özendirmek
-i, -e Özenmesini sağlamak, teşvik etmek
- öfkelendirmek
-i Öfkelenmesine yol açmak, kızdırmak
- cezbetmek
-i Kendine çekmek, bağlamak, etkilemek"Uzun boyu ve endamındaki zarafeti ile beni cezbetti." - H. C. Yalçın
- kandırmak
-i Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek"Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor." - E. İ. Benice
- kanına girmek
birini öldürmek veya öldürtmek"Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı." - Ö. Seyfettin
- çekici olmak
- ayartmaya çalışmak
- şeytana uydurmak, ayartmak, baştan çıkarmak, teşvik etmek, cezbetmek, özendirmek