- yük
isim Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi"Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir." - F. R. Atay
- harç
isim Harcanan para, masraf
- vergi
isim Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para"Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar." - B. Fel
- isnat etmek
dayandırmak
- resim
isim Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri"Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." - T. Buğra
- suçlamak
-i, -le Bir kimsenin herhangi bir suç işlediğini öne sürmek, itham etmek"Dikkatle yüzüne bakıyorum ama beni suçladığına ilişkin hiçbir belirti göremiyorum." - A. Ümit
- zorlamak
-i Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek"Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk." - F. R. Atay
- yüklemek
-i, -e Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- yormak
-i Yorgun duruma getirmek"Teknik teferruatla okurlarımı yormak istemiyorum." - F. R. Atay
- külfet
isim Sıkıntı, zorluk"İşte böyle bir eser onları bu külfetten kurtarmış olur." - A. H. Çelebi
- vergilendirmek
-i Bir kimseyi veya bir şeyi vergiye bağlamak
- salma
isim Salmak işi
- haraç
isim Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para
- külfet olmak
- vergi koymak
- vergi yüklemek
- vergilendirmek, vergi koymak, yormak, zorlamak, vergi, külfet, yük