- varsaymak
-i Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce üretebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek"Öyle ya içgüdü, ilgili bilim adamlarına göre, insandan çok hayvan türlerinde varsaydığımız bir özellik." - N. Uygur
- düşünmek
-i Aklından geçirmek, göz önüne getirmek"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- sanmak
nsz Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." - A. Ağaoğlu
- inanmak
-e Bir şeyi doğru olarak benimsemek"Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." - N. Ataç
- saymak
-i Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak"Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş." - B. R. Eyuboğlu
- tasavvur etmek
zihinde canlandırmak, göz önüne getirmek
- zannetmek
nsz Sanmak"Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz" - A. N. Asya
- tahmin etmek
yaklaşık olarak değerlendirmek, oranlamak
- güya
zarf Sözde, sanki"Onlara çaktırmadan güya konuştuklarımızı yazıyorum." - A. Gündüz
- eğer
bağlaç Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet"O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer" - C. S. Tarancı
- farz etmek
varsaymak
- farzetmek
- var saymak
- kabul edilen
- zannetmek, sanmak, varsaymak, inanmak, sanmak, eğer, farzedelim, bence ...-se iyi olur