- yeterli
sıfat Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgisi olan, kifayetli, ehliyetli
- el vermek
yardım etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- yeterli olmak
bir işi yapabilme gücü bulunmak
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- yetişmek
-e Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak"Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." - Ö. Seyfettin
- doyurmak
-i Açlığını gidermek"Hiç kimse bir diğerinin yerine karnını doyuramaz, hiç kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz." - İ. Özel
- yetmek
nsz Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak
- kafi gelmek
- yetmek, yeterli olmak, doyurmak
- yetmek. suffice it to say şu kadarını söylemek yeter ki.