- tuhaf
sıfat Acayip"Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." - T. Buğra
- yeni
sıfat Kullanılmamış veya az kullanılmış olan, eski karşıtı"Yeni giysi. Yeni ayakkabı."
- acemi
sıfat Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen"Belli ki her şey, hem de en acemi tarafından, işlerin nihayetinde uydurulmuş, zekâsız mizansenlerden ibaret." - N. F. Kısakürek
- yabancı
sıfat Başka bir milletten olan, başka devlet uyruğunda olan (kimse), bigâne, ecnebi"Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok." - R. E. Ünaydın
- acayip
sıfat Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı"Acayip ve tempolu bir ses geliyor." - B. Felek
- ecnebi
sıfat Yabancı"Ekseriya gelen ecnebiler ve Hristiyanlar teamül olarak ayrı bir yerde ve hürmeten ayakta durup ayini seyrederlerdi." - A. H. Çelebi
- yabancılık
isim Yabancı olma durumu, bigânelik"İstanbul'u özlediğimi anlıyor ama yabancılığımı da garipsiyordum." - C. Uçuk
- utangaç
sıfat Bir topluluk içinde gereken güven ve cesareti kendinde bulamayan, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan, sıkılgan, mahcup"Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı." - A. Kutlu
- çekingen
sıfat Her şeyden çekinen, ürkek, tutuk (kimse), muhteriz"Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı." - A. Kutlu
- garip
sıfat Kimsesiz, zavallı
- görülmemiş
sıfat O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan"Görülmemiş bir olay."
- tecrübesiz
sıfat Tecrübesi olmayan
- bilinmeyen
sıfat, matematik Değeri belli olmayan, bilinmedik (nicelik), bilinmez, meçhul"Cebirde bilinmeyenler x, y, z harfleriyle gösterilir."
- ucube
sıfat Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan"Bakımsızlıktan, pislikten yaralı bereli, karınları şiş, yüzleri sarı, sıska iki ucube hâlinde süründükten sonra ölmüşler." - H. E. Adıvar
- acayiplik
isim Acayip olma durumu, yabansılık, gariplik, tuhaflık"Burada bir acayiplik hissediyorum." - R. H. Karay
- alışılmamış
sıfat Nadir, bilinmeyen, az rastlanan"Toprak rengi yüzünde alışılmamış çizgiler vardı." - S. F. Abasıyanık
- yabansı
sıfat Acayip"Kaçmış uykum yabansı ormanlardan / Dağlar mağaralarla ovalara kaçmış" - F. H. Dağlarca
- başkasının
- acaip
- acip
- alışık olmayan
- başka yerden gelmiş
- ilk defa görülen
- tanınmayan
- tuhaf, garip, acayip, yabancı, alışık olmayan