- haber vermek
bildirmek, haber ulaştırmak"Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." - O. S. Orhon
- ilan etmek
bir durumu yayım yoluyla duyurmak"Afişte, ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti." - T. Buğra
- saklamak
-i Elinde bulundurmak, tutmak"Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı." - İ. A. Gövsa
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- yerleştirmek
-e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- paketlemek
-i Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak, kutuya koyarak bağlamak"Öteberi paketlemiştim, annem paketime şüpheyle baktı." - O. Kemal
- istif etmek
yıkılmayacak bir biçimde, düzgünce yerleştirmek"Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu." - A. H. Müftüoğlu
- ambara yerleştirmek
- densarmak
- istif etmek, yerleştirmek
- üst üste yerleştirmek