- bellek
isim, ruh bilimi Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin"Böylelerini dinlediğimizde belleğimizde sözleri hiç mi hiç kalmaz." - S. Birsel
- mağaza
isim Büyük dükkân"O yandaki duvarın dış yüzünde, demir kepenkleri bulunan bir kaç mağaza da vardı." - A. Ağaoğlu
- levazım
isim Değişik iş kollarında gerekli olan şeyler, araç ve gereçler"Anadolu şehirleri, kasabaları, köyleri harıl harıl levazım gönderdiler." - Y. K. Beyatlı
- hafıza
isim, ruh bilimi Bellek"Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum." - A. Gündüz
- bolluk
isim Bol olma durumu"Eteğin belinde bir bolluk var."
- stok
isim Yığılım
- saklamak
-i Elinde bulundurmak, tutmak"Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı." - İ. A. Gövsa
- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- mevcut
sıfat Var olan, bulunan"Dünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut" - Âşık Veysel
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- yüklemek
-i, -e Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- ambar
isim Genellikle tahıl saklanan yer"Asker ambarlarında buğday var." - H. E. Adıvar
- biriktirmek
-i Toplayıp yığmak
- dükkan
Tiyatro, 1- Doğaçlamaya dayanan Türk tiyatrosu argosunda tiyatro yapısı.
2- Orta Oyun'da iş yerini belirten, yalnızca iki alçak kanadı bulunan 1 arşınlık (yaklaşık 68-70 cm.) bir peyke.Önünde aralıksız bir alçak iskemle bulunur.
- hazne
isim Hazine
- depo
isim Korunmak, saklanmak veya gerektiğinde kullanılmak için bir şeyin konulduğu yer, ardiye"Kıyıda kapıları, kepenkleri kapalı, birkaç ev ve depo sıralanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- saklama
isim Saklamak işi"O kadar acıklı ki sorduğun sebep bizden / Biz bile saklamaya çalıştık kendimizden" - F. N. Çamlıbel
- depo etmek
yığmak, biriktirmek"Kıyıda kapıları, kepenkleri kapalı, birkaç ev ve depo sıralanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- depolamak
-i Saklamak veya korumak amacıyla ambara koymak, depo etmek, biriktirmek, ambarlamak
- kumanya
isim Yolculuk için hazırlanan yiyecek, azık"Her sabah dağarcığına kumanyasını kor, çıngıraklı kara keçilerini patikalardan dağ aralıklarına sürerdi." - Halikarnas Balıkçısı
- yığınak
isim Bir şeyin biriktiği yer
- biriktirilmiş şey
- stok yapmak
- stok, dükkân, mağaza, ambar, depo, bolluk, ç.erzak, kumanya, depolamak, depo etmek, ambara koymak, saklamak, biriktirmek, doldurmak