- filiz
isim Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin (II), cımbar, çıvgın, şıvgın"Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." - Y. Kemal
- filiz
isim, jeoloji Ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği"Demir filizi. Bakır filizi."
- Brüksel lahanası
isim, bitki bilimi Frenk lahanası
- sürgün
isim Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- filiz vermek
sürgün çıkmaya başlamak"Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." - Y. Kemal
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- tomurcuk
isim, bitki bilimi Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek veya yaprak verecek olan filiz
- bitmek
nsz Tükenmek"Dün akşam param bitmişti." - S. F. Abasıyanık
- tomurcuklanmak
nsz Tomurcuk oluşmak"Bu arada ihtiyar kavak da tomurcuklanıp yaprak açmıştı." - H. Taner
- filizlenmek
nsz Bitki filiz vermek
- çimlenmek
nsz Çimle kaplanmak
- Ziraat (Tarım), Sürgün
- filiz sürdürmek
- brüksellahanası
- filiz.
- filizlenmek, çıkarmak, filiz, tomurcuk, sürgün, brüksellahanası, küçüklahana
- yeni sürmüş dal veya sürgün