- dal
isim Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri"Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar!" - T. Buğra
- dal
isim Arka, sırt
- dal
sıfat Çıplak, yalın"Dalkılıç. Daltaban."
- delikanlı
isim Çocukluk çağından çıkmış genç erkek"Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider" - C. S. Tarancı
- filiz
isim Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin (II), cımbar, çıvgın, şıvgın"Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." - Y. Kemal
- filiz
isim, jeoloji Ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği"Demir filizi. Bakır filizi."
- sürgün
isim Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- budamak
-i Daha çok ürün almak veya düzgün bir biçim vermek amacıyla ağaç, asma vb.nin dallarını kesmek, kısaltmak
- ince dal
- genç: başsız çivi: ince dallarla süslemek
- ince dal, filiz
- içine başsız çivi çakarak sağlamlaştırmak. spriggy ince dallarla dolu.