- saha
isim, spor Alan"Futbol sahasının kenarında düşmanlarını seyrediyordu." - S. F. Abasıyanık
- yaygın
sıfat Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan"İlişkinin düzmeceliğinden yorulunca kapıyı çarpıp çıkanın, başka birine kaptırıldığı sanısı yaygındır." - T. Uyar
- örtü
isim Örtmek için kullanılan şey, vualet"Vazo, ince bir kadın eli ile işlenmiş, beyaz oymalı bir örtünün üzerindedir." - E. M. Karakurt
- kaplamak
-i Her yanını örtmek, istila etmek"Her tarafı sessizlik kaplamış, ovalar, biten bir günün hüznü içinde susmuştu." - H. S. Tanrıöver
- örtmek
-i Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak"Kadın bebeğini itina ile yatırdı, yüzünü örttü." - A. Gündüz
- yayılma
isim Yayılmak işi, intişar"Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır." - O. V. Kanık
- açmak
-i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- kurmak
-i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay
- genişlik
isim Geniş olma durumu"İçimde âdeta bir genişlik, bir ferahlık var." - N. Hikmet
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- bulaştırmak
-i, -e Bulaşmasına yol açmak
- yaymak
-i, -e Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek"Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." - N. Cumalı
- artmak
isim Büyük heybe
- yayılmak
nsz Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
- uzatmak
nsz Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak"Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- sermek
-i, -e Kurutmak için asmak"Kar gibi çamaşırları serip eve döndü." - O. Rifat
- dağıtmak
-i Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." - Y. K. Beyatlı
- saçmak
-i Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek"Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı." - M. Ş. Esendal
- neşretmek
-i Yaymak, dağıtmak, saçmak
- germek
-i Bir şeyin uçlarından veya kenarlarından çekerek gergin duruma getirmek"Yayı daha germe / Kıracaksın" - B. Necatigil
- döşemek
-i Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
- vüsat
isim Genişlik
- gerilmek
nsz Germe işi yapılmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile çekilmek"Koltuğunda şöyle bir gerilmiş, gülümseyerek yüzüme bakıyordu." - Y. Z. Ortaç
- uzanmak
-e Boylu boyunca yatmak"Büyük bir karyola ve içinde ben uzanmışım, sen baş ucumda oturup sessiz bekliyorsun beni." - N. Hikmet
- dağılmak
nsz Toplu durumdayken ayrılıp birbirinden uzaklaşmak"Zaten arkadaşlarımın her biri bir yana dağılmıştı," - A. Ümit
- bölmek
-i Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek"Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." - N. Cumalı
- ziyafet
isim Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek, şölen, toy (II)"Padişahın bu ziyafetlere bazen cesim saltanat kayıkları ile de geldiği olurdu." - A. H. Çelebi
- bulaşmak
nsz Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek"Tabak bulaştı."
- dağılma
isim Dağılmak işi"Annemle babamın dökülüp dağılmaya hazırlanan karyolaları da buradaydı." - A. Kutlu
- genişleme
isim Genişlemek işi
- neşrolunmak
nsz Yayımlanmak
- saçılmak
nsz Saçma işi yapılmak
- serilmek
-e Serme işi yapılmak"Sanki sedirlerine Bursa ipeklileri serilen bizim odalarımız değildi." - O. S. Orhon
- sirayet etmek
hastalık geçmek, bulaşmak"Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir." - S. F. Abasıyanık
- yayılım
isim Yayılma işi
- Ekonomi, Bankacılık, Alış ve satış fiyatları arasındaki farkı belitmek için kullanılır.
- alabildiğine açmak
- sirayet ettirmek
- yaymak, yayılmak, yaymak, sermek, örtmek, açmak, açılmak, kenara çekilmek, sürmek, uzanıp gitmek, bölmek, bölüştürmek, dağıtmak, yayılış, dağılma, örtü, genişlik
- üzerine sermek
- şayi olmak