- dökme
isim Dökmek işi"Üşenmiyor, her gün üç yüz metre yürüyüp çöpünü dökmeye buraya geliyor." - E. Şafak
- düşme
isim Düşmek işi"Büyük bir maharetle kurulan pusuya düşmeme bıçaksırtı kalmıştı." - R. N. Güntekin
- yuvarlanma
isim Yuvarlanmak işi
- akıtmak
-i, -e Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- saçmak
-i Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek"Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı." - M. Ş. Esendal
- düşüş
isim Düşme işi"Politikada iktidar antipatik olduğundan oradan düşüş insanı sempatik eder." - B. Felek
- dökmek
-i Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak"İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek." - S. F. Abasıyanık
- dökülen şey
- düşüş düşme
- tahta tıkaç
- denize dökülen petrol. spill the beans kdili. ağzından baklayı çıkarmak.
- dökmek saçmak
- dökmek, dökülmek, üstünden atmak
- fıçı musluğu
- fıçı musluğu.
- lamba yakmaya mahsus kâğıt veya tahta parçası
- yelkeni boşaltmak