- üstüne çullanmak
saldırarak üzerine abanmak"Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." - H. E. Adıvar
- daldırmak
-i, -e Dalma işini yaptırmak, dalmasına sebep olmak"İnce parmaklarını kocasının saçlarına daldırarak yumuşak bir sesle yalvardı." - P. Safa
- ıslatmak
-i Islak duruma getirmek
- çullanma
isim Çullanmak işi"Onları mı benim üzerime saldırmaya, beni mi onlara çullanmaya davet ediyordunuz?" - N. F. Kısakürek
- sarhoş olmak
sarhoş bir duruma gelmek, esrimek
- salamura
isim Peynir, et, balık, turşu, asma yaprağı vb. yiyeceklerin, bozulmaması için içinde tutuldukları tuzlu su
- tuzlamak
-i Tuza yatırmak veya üstüne tuz ekmek"Şirketin biri fıçılar dolusu sardalya tuzluyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- kafayı çekmek
- ayyaş kimse
- üstüne atılma
- salamura turşusu
- salamuraya bastırma
- salamuraya bastırmak
- atmaca gibi üstüne atılmak
- baş aşağı hızla inerek
- dalarak
- dalarak.
- pike yaparak
- sarhoş olmak.
- sulu bir şeye batırıp çıkarmak