- açı
isim, matematik Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
- matem
isim Yas"Caminin methali, minberi, kâmilen siyah matem bayraklarıyla kaplı." - A. İlhan
- yas tutmak
çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak"En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez" - F. N. Çamlıbel
- dert
isim Üzüntü"Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden" - Halk türküsü
- matem tutmak
yas tutmak"Caminin methali, minberi, kâmilen siyah matem bayraklarıyla kaplı." - A. İlhan
- gam
isim Tasa, kaygı, üzüntü"Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var?" - Karacaoğlan
- gam
isim, müzik Sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmış dizisi"Sonra, titrek titrek, ilk gamlarını sıraladığı piyanoyu hatırlıyor, do, re, mi, fa, sol..." - A. İlhan
- elem
isim Acı, üzüntü, dert, keder"Bu derdi huy edinenler elem çekmez." - N. F. Kısakürek
- keder
isim Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa"Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın." - A. H. Müftüoğlu
- yara
isim Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik"Yaranı tımar ettiler mi?" - N. Hikmet
- üzülmek
nsz Üzme işine konu olmak"Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi." - R. N. Güntekin
- üzgünlük
isim Üzgün olma durumu, neşesizlik"Emeğinin ve cesaretinin gözümden kaçmış bulunmasından hâlâ üzgünlük duyuyorum." - A. Ağaoğlu
- hüzün
isim Gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı"Morgun parlak mermer duvarlarında dağılan gölgemin hüzün verici bir görüntüsü var." - A. Ümit
- üzüntü
isim Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür"Beni sevmiyor, yeniden zihnimi kurcalamak, sinirlerimi üzüntü içinde bırakmak istiyor." - E. İ. Benice
- ıstırap
bakınız ızdırap
- tasa
isim Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam"Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar." - F. R. Atay
- kahır
isim Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme"Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter." - A. Gündüz
- pişmanlık
isim Pişman olma durumu, nedamet"Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu." - H. Taner
- nedamet
isim Pişmanlık"Gözlerime iki damla nedamet yaşı getirmek için dudaklarımı bütün kuvvetimle ısırıyordum." - H. C. Yalçın
- esef etmek
üzülmek"Ötekilerin yüzünde onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı." - T. Buğra
- kederlenmek
nsz Kederli olmak, üzülmek, tasalanmak, mükedder olmak"Biz hep o haberlerin tesiriyle düşünür, endişelenir, kuşkulanır, kederlenir dururuz." - Y. K. Beyatlı
- şanssızlık
isim Şanssız olma durumu"Dünyada balıkçının şansı ve şanssızlığı kadar garip şey yoktur." - S. F. Abasıyanık
- ıstırap çekmek
- acı keder
- esef hüzün
- keder verici şey
- üzüntü, keder, hüzün, acı, dert, kederlenmek, üzülmek