- tasvip etmek
bir düşünce veya davranışın doğru olduğunu belirtmek, onamak, uygun bulmak
- lütuf
isim Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet, atıfet"Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu." - C. Uçuk
- parlamak
nsz Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak"O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak" - M. A. Ersoy
- gülümsemek
nsz, -e Güler gibi olmak, hafifçe gülmek"Hep ona doğru bakar, göz göze geldiklerinde gülümserdi." - N. Cumalı
- gülüş
isim Gülme işi"Sadece hafif bir tebessüm yüzümde toplandı, açıldı ve bu gülüş ona cevap oldu." - E. İ. Benice
- tebessüm etmek
gülümsemek"Sadece hafif bir tebessüm yüzümde toplandı, açıldı ve bu gülüş ona cevap oldu." - E. İ. Benice
- gülmek
nsz İnsan, hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak"O ne söylese sinirli sinirli ve tabii olmayan gülüşü ile gülüyordu." - H. E. Adıvar
- gülme
isim Gülmek işi"Turist Ömer gülmeyi unutmamış, horlandıkça iyimserliği pekişmiş bir kesimin simgesidir, lümpenin çaresizliğidir." - S. İleri
- onamak
-i Bir işi doğru ve uygun bulmak, tasvip etmek
- tebessüm
isim Gülümseme"Sadece hafif bir tebessüm yüzümde toplandı, açıldı ve bu gülüş ona cevap oldu." - E. İ. Benice
- gülümseme
isim Gülümsemek işi, tebessüm"Arkalarından bakan gülümsemen hayır duan oldu onlara." - A. N. Asya
- gülücük
isim Gülümseme, tebessüm"Ve yavaş yavaş gevşeyerek sabahtan beri herkesten esirgediği gülücüğü salıverdi." - E. Şafak
- sırıtmak
nsz Dişlerini göstererek aptallık, şaşkınlık, kurnazlık veya alay belirtir biçimde gülmek, sırtarmak (I)
- gülümseyiş
isim Gülümseme işi"Bu gülümseyişte, herkesin hemen seçemeyeceği bir ince alay gizli." - A. Ağaoğlu
- gülümseme tebessüm
- gülümsemek, gülümseme
- gülümseyerek ifade etmek
- gülümseyin
- uygun düşürmek