- hissetmek
-i Fiziksel bir uyarıyı duymak"Hançer saplanmış gibi keskin bir sızı hissetmişti kasıklarında." - A. Kulin
- ima
isim Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas"Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." - P. Safa
- kokmuş
sıfat Çürüyüp bozularak kötü kokan, kokuşuk
- koku
isim Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu"Çöp kokusuyla beraber mutsuzluğu da artıyordu günbegün." - E. Şafak
- koklamak
-i Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek"Havluyu ikinci kez koklarken kapının zilini duyuyorum." - A. Ümit
- sezmek
-i Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek"Düşüncelerinde en uzak bir şüphenin gölgesini bile sezmek mümkün değildi." - H. S. Tanrıöver
- kokmak
nsz Koku çıkarmak"Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor." - H. R. Gürpınar
- kokuşmak
nsz Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokmak, taaffün etmek"Çöpler kokuşmuş."
- rayiha
isim Güzel koku"Yağmur yağar yeşil otlar bitirir / Yel estikçe rayihasın getirir" - Karacaoğlan
- aroma
isim Hoş koku
- koklama
isim Koklamak işi
- kokusunu almak
- pis kokulu
- pis kokmak
- pis koku
- koku almak
- fena kokmak
- koklamak, kokmak, kokuşmak, pis kokmak, kokusunu almak, sezmek, koku alma duyusu, koku, iy, koklama, iz, eser
- koku saçmak