- kaymak
isim Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema
- kaymak
nsz Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek"Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı." - O. C. Kaygılı
- sürgü
isim Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen demir veya ağaç kol, tırkaz, sürme"Ne var ki banyo kapısının sürgüsü tutuk, kilidi de kırık olduğundan, kolu indirerek dışarı çıkmayı başarmıştı her seferinde." - E. Şafak
- saydam
sıfat İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf, transparan"Atlet vücudunu bütünüyle gösteren, saydam bir sabahlık giymişti." - A. İlhan
- toprak kayması
isim, jeoloji Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakalarının gevşemesi sonucu üst tabakanın yerinden oynayarak hareket etmesi, kayşa, göçü, heyelan
- kaydırmak
-i, -e Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak"Sokağa çıkıp tahta kızağıyla onu kaydırmak istedim." - R. Mağden
- kayma
isim Kaymak (II) işi
- heyelân
Deprem, Kaya, toprak veya arazi parçalarının, yer çekimi veya depremler, aşırı yağışlar gibi dış etkenlerin etkisi ile fark edilebilir düzeyde eğim aşağı doğru kayması veya hareket etmesi durumu, toprak kayması.
- düşüş
isim Düşme işi"Politikada iktidar antipatik olduğundan oradan düşüş insanı sempatik eder." - B. Felek
- kızak
isim Kar veya buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt"Sokağa çıkıp tahta kızağıyla onu kaydırmak istedim." - R. Mağden
- savuşmak
nsz Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak"Valinin yerini öğrendiği gibi savuştu Bayram, İlyas'ı peşine takıp." - A. Kulin
- kaydırma
isim Kaydırmak işi
- kaydırak
isim Yassı, kaygan çakıl
- slayt
isim Saydam
- diyapozitif
isim Saydam
- lam
isim Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
- hissettirmeden geçmek
- sessizce ortadan kaybolmak
- glissando
- herhangi bir aletin kayıcı kısmı. slide bar kapı sürmesi
- kaydırarak yürütmek. slide in veya into kolaylıkla ve çabucak girivermek
- kaymak slayt
- kaymak, kaydırmak, sessizce gitmek, kayma, kayılan yer, kaydırak, sürgü, toprak kayması, heyelan, diyapozitif, slayt, saç tokası, lam
- kayıp gitmek
- kendi haline bırakmak
- kendi haline bırakmak.
- kılavuz ray.slide projector projeksiyon makinası slide rule sürgülü hesap cetveli. slide valve sürgü valfı.
- projeksiyon makinalannda kullanılan resimli cam
- sokuvermek. sliding door sürme kapı. let slide ihmal etmek
- üstünden kayılarak gidilen yer