- yere çalmak
yere atmak, yere fırlatmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- çarpma
isim Çarpmak işi"Ayşe'nin yüreği daha hızlı çarpmaya başladı." - Ö. Seyfettin
- dövmek
-i Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak"Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" - H. E. Adıvar
- kalaylamak
-i Oksitlenmeden korumak için bir metal parçasını veya kabı kalay tabakası ile kaplamak
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- yenmek
-i Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek"Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." - A. Ş. Hisar
- çarpmak
-e Hızla değmek, vurmak"Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım." - A. Kutlu
- batırmak
-i, -e Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak"Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." - C. Uçuk
- sövmek
-e Onur kırıcı, çoğu basmakalıp kaba sözler söylemek, küfretmek"Daha dört yaşındayken en azılı köy erkekleri gibi sövermiş." - H. E. Adıvar
- vuruşmak
nsz, -le Birbirini vurmak, dövüşmek
- güm
isim Derinden ve patlayıcı yankılı gürültü"Kapı güm diye kapandı."
- yere çarpmak
- ağzına çalmak
- bağırıp çağırmak
- içiden çarpılma
- veryansın etmek
- hız ve gürültü ile yere çalma
- görüşmeyi reddetmek
- hızla kapama
- kapıyı çarparak kapama, kapının çarpma sesi,
- briçte her eli kazanma
- büyük şilem. little slam briçte bir tanesinden başka her eli alma
- fırça atmak
- hız ve gürültü ile vurmak veya yere çalmak
- küstahlık ederek yanaşmamak. slam to çarpıp kapamak
- küçük şilem
- küçük şilem.
- çarpıp kapamak
- şiddetle kapı kapama gürültüsü