- belirti
isim Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane"Tuhaf! Çocukların yüzünde zerre kadar utanma belirtisi yok." - A. Ümit
- nisan
isim Yılın dördüncü ayı, april
- hareket
isim, fizik Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
- duyuru
isim Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan
- gösterge
isim Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret"Bu, yeterince cesur olamadığımın bir göstergesi olabilir." - İ. O. Anar
- im
isim İşaret
- kaydolmak
-e Yazılmak
- işaret
isim Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im"Noktalama işaretleri."
- işaret etmek
bir şeyi, bir durumu el, yüz hareketleriyle anlatmak, göstermek"Noktalama işaretleri."
- levha
isim Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha"İçeri girince göze ilk çarpan şey duvardaki yazı levhaları oluyordu." - R. N. Güntekin
- tabela
isim Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret veya resim bulunan, tahta veya sac parçası, levha"Birinci kata çıkıyorum, tabelalara bakıyorum, aradığımı bulamıyorum." - R. H. Karay
- ikaz
isim Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih
- ifade
isim Anlatım"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- iz
isim Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare"Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." - S. F. Abasıyanık
- ima
isim Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas"Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." - P. Safa
- istavroz
isim, din b. (***) Haç"İstavrozunu bir gün göğsünden eksik etmez." - H. Taner
- işaretlemek
-i Bir şeye işaret koymak, bir şeyi işaretle belirtmek"Gazetesini muhtelif renkli kalemlerle işaretlermiş ve itinayla saklarmış." - A. Ş. Hisar
- üstlenmek
-i Üstüne almak, yüklenmek, deruhte etmek"Babam üzerinde durmamış, onun papara payını da üstlenen annem ise bunu bir mesele hâline getirip küplere binmişti resmen." - E. Şafak
- alâmet
Kur’an-ı Kerim, 1. Belirti, işaret, iz, nişan.
2.Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.
- emare
isim Belirti, iz, ipucu"Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm." - Y. K. Karaosmanoğlu
- afiş
isim Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası"Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi." - T. Buğra
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- sembol
isim Simge"Bir amaç uğruna göze alınacak sıkıntı ve zorlukların sabit sembolleri işimize yaramayabilir." - İ. Özel
- simge
isim Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, alem, remiz, rumuz, timsal, sembol
- remiz
isim Simge"Acaba iki kişi oturup birtakım remizler mi düşündüler?" - S. F. Abasıyanık
- burç
isim Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı"Etrafı geniş hendeklerle çevrili burçlar, en seçme muhafızlar elinde en titiz hesaplarla korunuyor." - N. F. Kısakürek
- semptom
isim, tıp (***) Belirti
- imzalamak
-i Bir yazı veya belgeye imzasını yazmak, imza atmak"Garsonun getirdiği adisyonu imzalarken yaşlı adamın dikkatini çekti durum." - O. Aysu
- jest
isim Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket"Jestleri daha serbest, çoğu güzel sesli, güzel güzel insanlardı." - S. F. Abasıyanık
- kol çekmek
- kenar çubuğu
- işaret, im, belirti, işaret, ifade, işaret levhası, belirti, alamet, burç, imzalamak, işaret etmek, işaret vermek, sözleşmeyle işe almak, sözleşmeyle işe girmek
- işaretlerle ifade etmek
- yıldız falı
- “away”