- ahir
sıfat Son, sonraki
- Köşk
isim Bahçe içinde yapılmış süslü ev, kasır"Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık." - A. Haşim
- akıtmak
-i, -e Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek
- kulübe
isim Kerpiç, saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev"Aliş tozu dumana katarak kulübeye seğirtirken o da arkadaşlarının birini aramaya çıktı." - Halikarnas Balıkçısı
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- yaymak
-i, -e Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek"Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." - N. Cumalı
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- dağıtmak
-i Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." - Y. K. Beyatlı
- saçmak
-i Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek"Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı." - M. Ş. Esendal
- dökmek
-i Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak"İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek." - S. F. Abasıyanık
- bölmek
-i Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek"Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." - N. Cumalı
- taksim etmek
bölmek, bölüştürmek, pay etmek"Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu." - A. İlhan
- döküntü
isim Dökülmüş, saçılmış şeyler"Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." - Y. K. Beyatlı
- sundurma
isim Sundurmak işi
- baraka
isim Tahta, çinko vb. hafif şeylerden yapılmış, temelsiz, eğreti yapı"Tren şehre girerken yerlilerin teneke barakaları görünür." - O. S. Orhon
- hangar
isim Uçak, araba, tarım aracı vb. nesneleri barındırmaya yarar kapalı yer, sundurma"Burası hangar genişliğinde bir üst kat." - A. Ümit
- dışarı vermek
- ahur
- dökmek, saçmak, akıtmak, kan akıtmak,
- argaç aralığı
- gözyaşı dökmek
- içine geçirmemek