- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- kötü
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- yırtık pırtık
sıfat Parça parça olmuş, eskiyip parçalanmış, eski püskü"Çatıların üstüne çöp yığınlarından ayıkladıkları naylonları, yırtık pırtık savanları, delik deşik kilimleri serdiler." - L. Tekin
- aşağılık
isim Aşağı olma durumu, adilik
- haksızlık
isim Hak ve adalete aykırılık"Gel gelelim berberlere karşı haksızlığımız şu hafta tatili işinde bile kendini gösteriyor." - N. Hikmet
- berbat
sıfat Kötü"Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." - M. A. Ersoy
- cimri
sıfat Elindeki parayı harcamaya kıyamayan, bitli, eli sıkı, ekti, hasis, kısmık, kibritçi, mıhsıçtı, nekes, pinti, sıkı, varyemez
- rezil
sıfat Alçak, aşağılık"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!" - N. Hikmet
- sefil
sıfat Sefalet çeken, yoksul"Bu, korkunç bir çocukluğun, sefil, bahtsız bir çocukluğun devamıdır." - S. F. Abasıyanık
- kılıksız
sıfat Giyimi düzgün olmayan, sünepe, kıyafetsiz, süfli"Çocuk, kılıksız ve bakımsız." - N. F. Kısakürek
- eski püskü
sıfat Çok eski, iyice eski"Eski püskü paketin içinde ne olduğunu anladınız, değil mi?" - O. C. Kaygılı
- haksızca
sıfat Hakka, adalete uymayan"Haksızca bir suçlama."
- yıpranmış
- pejmurde
- pejmurde bir halde
- cimrice. shabbiness kılıksızlık
- eski, yıpranmış, eski püskü, pejmüdre, kılıksız, pejmürde, aşağılık, adi, berbat, rezil
- haksız. shabbily kılıksızca
- haksızlık.