- nasihat
isim Öğüt"Nasihatleri sonuna kadar dinler ve bitince hiç sesini çıkarmaz." - M. Ş. Esendal
- ihtar
isim Uyarma, dikkat çekme, uyarı"Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." - O. C. Kaygılı
- öğüt
isim Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat"Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." - A. Gündüz
- nutuk
isim Söz, konuşma"Onun nutkundan sonra bu meselenin artık münakaşa edilmemesi, bitmesi lazımdı." - M. Ş. Esendal
- vaiz
isim İbadet yerlerinde öğüt niteliğinde dinî konuşmalar yapan kimse, öğütçü"Bir gün camide vaiz bir şey hikâye etmişti." - A. Ş. Hisar
- vaaz
isim, din b. (***) Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma
- hutbe
isim, din b. (***) Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt
- dinsel öğüt
- dinsel konuşma, vaız, uzun ve sıkıcı öğüt, nutuk
- ihtar. sermonette kısa vaız. sermon'ic va'za uygun
- vaız kabilinden. sermonize uzun uzadıya nasihat vermek.